9 Eylül 2011 Cuma

Boğaziçi Üniversitesi 2011 Girişliler

Merhabalar genşler, madem google kazan ekşi sözlük kepçe; götündeki kılları kadayıf olmuş okulunu bitirmesine daha bilemediği bir süre olan 2007 girişli  bir kaşar abinizden size belki üç-beş tavsiye düşer.

Öncelikle hoş geldiniz okula. Hepiniz kırkbir faklı triptesiniz biliyorum, öğrenebileceğiniz ne varsa öğrenmek istiyorsunuz. Buradan öğrenecekleriniz annelerinizin babalarınızın onaylayacağı şeyler değil. Hocalarınızın makul göreceği türden şeyler değil. Evet böyle yasaklı işlere de ayrı bi bayılıyosunuz, üniversitede kızlar teklif etmese de bakarsın Güney kampüs bir nevi Amsterdam olur üç beş joint içeriz; dizilerde görüp duruyorduk gerçeğinin tadına bakarız diyorsanız bari biraz dikkatli olun, milletin mezesi olun olmasına ama Kilyoslu taş kadın*lar gibi kukuyu popoyu kaybetmeyin diye yazıyorum bunları.

*Boğaziçinde, hücrelerinde Y kromozomu olmayan herşeye kadın denir.



Kayıtlar nasıl oluyor prof geçilebilir mi falan onları internetten araştırıyorsunuz zaten. Dediğim gibi, benim alanım farklı. Temiz çocuk olmaya geldiyseniz okula takılmayın bu blogda. Okulu bitiremesem de olur ama bitireyim lan diyenler iyi dinlesin:



1- Ailenizle görüşme sıkıntınız falan olmadan alkol içeceksiniz. Ayarını iyi tutturun yoksa sonra çok pişman olabilirsiniz.

Evet bunu ben bile yaptım ilk senemde, lise yıllarımda doya doya içme şansım olmuş olmasına rağmen.
Boğaziçi'nin resmi maddesi, maalesef ülke genelinde olduğunun sanıldığı gibi -anadoludaki üniversitelerde pek de öyle değil conlorem benim- alkol'dür. Alkol okulda kulüpler başta olmak üzere her tarafta içilir. Eh, lisede sıkı çalıştınız Türkiye'nin en iyi üniversitesini kazandınız. Ailenizden uzaksınız, ve hayatınızın geri kalanında, hayatınızın önceki kısımlarında sevişmiş olmanızın sizin için bir dezavantajdan çok avantaj olacağını düşünüyorsunuz. Bunun da katalizörü hakikaten alkol. Alkolü hiiiiç sevmem ama bu özelliğini de reddedemem. Neyse, sevişme olayından ben çok anlamıyorum o konuyu da bilenlerine danışın. Ben size alkolün maddesel özellikleriyle ilgili birkaç tavsiyede bulunayım:


  • Hangi cins içki ile başladıysanız onunla devam edin. Biradan başlayan bira içsin rakıdan başlayan rakı içsin yani gecenin sonuna kadar. Aptala açıklar gibi açıklamamalıydım sanırım.
  • Ne kadar içeceğinize içmeye başlamadan önce karar verin. İstediğiniz kadar rahat olun isterseniz oturup bi büyük rakı içeceğim diyin ama asla x miktar içki içtikten sonra "daha da içeyim" demeyin. Ya da diyin de işte, sonra kukuyu popoyu kaybedebilirsiniz o yüzden diyorum.
  • Aslında yurtlarda içki serbest, ama adam gibi içene. Poposuyla içene yasak sadece. Nasıl mı anlıyorlar peki? Gayet basit. Kağıt üzerinde yasak yurtlar genelinde, ama kolay kolay arama tarama yapmıyorlar, yaparlarsa da çok derin yapmıyorlar, yaparlarsa da patlatmıyorlar. Eh, ama siz mal gibi içip içip kusunca da kendi kendinizi yakmış oluyorsunuz ve o zaman da o yasaklar uygulanabiliyor. Genellikle yurt müdüründen yurt müdürüne bu konuda da esneklikler söz konusu. Ama genel olarak inanılmaz başarılı bulduğum bir mantık. Yasak olsun, ama kaşınmayana uygulamayalım. Aslında Boğaziçi alkol konusunda harm reduction felsefesini yakalamış lan.
  • Bira, her koşulda herkes için standart bir içkidir. Kıymetini bilin. Ekstra içelim cart curt demeyin boşu boşuna. Hakkaten alkolik olmadıkça düz bira yeterli.
  • Düzenli içmeyin. Her akşam içmeyin. Alkolik öyle olunuyor. Her akşam saat 8'de bir bira içen adam alkolik olur bir süre sonra. Ve inanın bana, alkol bağımlılık bakımından en kötü maddelerden biri. Size öğretilenlerin aksine duyduğunuz ya da duymadığınız maddelerden daha zor bırakılıyor ve withdrawal* süreci inanılmaz zor. (*: bunu merak eden google'lasın açıklaması zor. tıbbi bir terim. çekilme diye de geçer Türkçe kaynaklarda)
  • Daha fazla içmek daha fazla prim yapabiliyor, özellikle hazırlık yılında. Ama siz biraz kaşar olun ve daha fazla içerek değil de ne bileyim, içki kültürünüzü arttırarak falan prim yapın. Bu konuda çok başarılı çocuklar gördüm. Erkekler özellikle size tavsiyemdir.
  • Eğer aşırı içip de ciddi sorun yaşarsanız yardım almaktan çekinmeyin ve gecikmeyin de. Atlayın taksiye dönün yurda. Genellikle -ilk kez oluyorsa- bir şeyler yaparlar ve ailenize haber vermezler. Sağda solda kusup sızıp kalmayın, sonra hiç beklemediğiniz sabahlarla karşılaşabiliyorsunuz.
  • La Liberta içki içmek için gidebileceğiniz en güzel yerlerden biri. Biliyorum Anadolu'nun bağrındaki Anadolu Liselerinden geldiniz ve Taksim sizi çok çekiyor. Ama inanın bana en güzel ortam en güzel prim en güzel camia Hisarüstünde. Millet Hisarüstü'ne takılamadığı için, Boğaziçili olamadığı için takılıyor Taksime.
  • Hisarüstündeki tekeller eğer düzenli müşterileri olursanız bardaktır çanaktır açacaktır böyle eşantiyonlar verebiliyorlar ve ellerinde bol bol mevcut oluyor. Buradaki kilit nokta hep aynı yerden alışveriş yapmak. Seçin bir tanesini hep oradan alın ve adamlarla tanışın.
Evet alkol ile ilgili diyeceklerim bunlar. Gelelim hepinizin burayı okuma sebebi olan ve meraktan kudurduğunuz cigo meselesine:

2- Cigo, Boğaziçinde beklediğinizden fazla içiliyor ama öyle herkes içiyor falan da değil. Yani öyle yabancı dizi üniversite ortamı falan beklemeyin. Kimsenin evinde bong falan yok. (Amsterdam'a gidip toplu alışveriş yapıp dönen asitçi tayfayı saymazsak) Cigoyu nasıl bulursunuz inanın ben de bilmiyorum. Bir şekilde denk gelir işte. Sonuçta toplumun genelindeki cigo içen insana keş muamelesi yapma, toplumdan dışlama ve aşağılama, ondan her türlü götlüğü bekleme anlayışı maalesef Boğaziçinde bile var. O yüzden de içenler kendi aralarında takılmak ve aralarına yeni birilerini almamaya çalışmak durumundalar. Genelde patlayanlar hep aşırı reklam olanlardan çıkıyor. Mesela benim bu blog'u açmam bile aslında çok yanlış bir hareket. Ama yine de bildiklerimi sizlerle paylaşıyorum ki siz de el yordamıyla öğrenmek durumunda kalmayın, yalan yanlış bilgilere boğulmayın.


  • Cigo'nun adı söylenmez. Bir isim takılır. Gazetede dergide kitapta geçen kelimesiyle ondan bahsedilmez yani. Bu çok basit bir tekniktir. Konunun ya da dolayısıyla camianın içinde olmayan, yani içmeyen anlamasın diye içenlerin kendi aralarında anlaşma yöntemidir. Burada da o yüzden adıyla okumuyorsunuz. Google'da dahi reklam olmaya gerek yok. Son derece level 1 bir akıllı olma durumu yani bu.
  • Cigo'nun kurutulmuş yaprak-bud-dal halinde olanına başka isim, toz halinde olanına başka isim verilir. Esra-Kubilay, Çay-Kahve falan gibi. Toz halinde olanı aslında o haliyle içilmez. Bir işlemi vardır. Ama onu da öğrenirsiniz artık. Ya da o işlemi yapmadan içer yeni olduğunuzun façasını verirsiniz.
  • Boğaziçi'nde kimse kimseye cigoyu nasıl edindiğini söylemez. Zorlamayın. Yakın arkadaşınız olursa, öncelikle en azından bir ya da iki kere beraber edinmek şartıyla, sorup öğrenebilirsiniz. Ben isteyene hiç kıvırmam söylerim ama. Boğaziçili olamadım kendi bağlantımı kendime saklamak konusunda.
  • Bir edinimde üç basamaklı miktar verirseniz bilin ki ters giden bir şeyler var. Daha da ödenecek tutar ayrıntısına da girmiyorum tabii.
  • Korkmayın o kadar abartılacak bir şey yok, ilk içişinizde çok büyük ihtimalle "bu muymuş lan o kadar abarttığınız" diyeceksiniz. Benim kaplumbağam öyle dedi en azından.

Atı ve kedisi mi? Ahahahaha


Şimdilik birle iki olsun, devamını getiririz 2011 girişli cıvırlar. Hepinizi öpüyorum.
BBY

5 yorum:

  1. göte girecek harclar hakkinda da yazabilirdin. bitmese de olur bitsin'cilere fena kayacak cünkü. "repeat edilen" dersler hepimizin götüne kamyonet gibi yerlesicek. bunu göz önünde bulundururak bitmese de olur ama bitsinci'lik yapsinslar.

    YanıtlaSil
  2. hisar kampüs hakkında bir şeyler yazmanı istiyorum.

    YanıtlaSil
  3. ulan adam ne diyor sen ne diyorsun ya, göte girecek harçlarmış. teallam.

    YanıtlaSil
  4. yeni harç sistemi bence iyi oldu. üçüncü kez ders alanın parasını adam gibi çalışanlar ödemesin.

    YanıtlaSil
  5. harcı destekledin ya yatacak yerin yok boun

    YanıtlaSil