3 Nisan 2012 Salı

Bu süreci sizlerle geçirmek istiyorum.

Her zaman söylemişimdir, benim buraya yazı yazabilmem için kafamın bayağı bayağı güzel olması lazım. High olmak yetmez yani; wasted olmam lazım.

Fakat gelin görün ki dostlarım, artık o kadar madde içmediğimden o kadar high olmam mümkün değil sanıyordum. Günler geldi günler geçti ve günün birinde hayatımın çok uzak ve çok derin bir köşesinde, ayrı bir dosya gibi duran, hep içimde «o an acaba şöyle yapsam ne olurdu?» diye bir uktesi mevcut, onla ilgili saçlarının kokusundan tut da hangi gün ne giydiğine, her saniye yüz ifadesinden tut da hangi gün nerede karşılaştığımıza falan gibi tüm detayları aynen hatırladığıma da asla inanmayan kadına: « I get a kick out off you» dedim. (Frank Sinatra şarkısıdır; Jamie Cullum versiyonu da epey şen, oldukça şakrak.)

Şimdi burada birazcık işin teknik kısmına girmek isityorum izin verirseniz. Aşk bir kimya meselesidir diye duymuşsunuzdur. Bu kimyasallardan üçü endorfin, serotonin ve dopamin. Üçü ile de sular seller gibi aşık olabilir insan. Ve bir insan şu hayatta bu neurotransmitterlar ile oynayan bir maddeyi belli bir süre alırsa reseptörleri duruma uyum sağlamak için regüle olurlar. Bu durumda da doğal yollardan mutlu olması için (beyin hiç öyle lisede narkoların okula gelip de konferans halinde anlattıkları gibi «ooh kebap endorfin salgilamasam da olur.»  diye düşünmez.) daha yüksek miktarda salgılanırlar. Kısacası bir junkie aşık olarak da çok güzel kafayı bulabilir.

İlerleyen günlerde Hande ile defalarca buluştuk (hayır öyle bir şey olmadı, yıllar öncesinde kaldı o dosya) konuştuk onu bunu çekiştirdik güzel yemekler yedik falan. Ben bunun bir kaçamak kafası ile olmasına şiddetle karşı çıktım; o ise bir yandan rahat olalım dedi ama bir yandan da kendisi de pek geri kalmadı. Girizgâhı toparlamak gerekirse dostlarım, en son yazıyı onun isteği üzerine yazmıştım, şimdi de bir süre ondan bahsetmeyi planlıyorum. Herneyse:

21.11.2010 Pazar

Hande ile en sonunda oturduk konuştuk. Birbirimizi ellemek için bahaneye ihtiyacımız olmadığına karar verdik. Bundan sonra ne olur bilemem, ama ikimiz için de daha az hayattan geri bıraktırıcı olacağı kesin.

Evet çok sevgili gönül junkie'si dostlarım, Hande ile hâlâ bu düzeydeyiz. Birbirimizi çok iyi anlıyoruz evet ama mevcut durumumuz üzerinde bir değişikliğe yol açmıyor bu anlayış. Evet birbirimize karşı rahat olabiliyoruz; güveniyoruz; kusurlarımızı birbirimizden gizleme ihtiyacı hissetmiyoruz. Fakat işin içine birbirimize karşı sorumluluk ve beklenti girdiğinde, yani çok yakın olduğumuzda işler değişiyor. İkimiz de şu hayatta insanları seven insanlarız. Yargılamak hor görmek tepeden bakmak huyumuz değil. Ama biriyle çok yakın olunca ona da kendine davrandığı gibi davranabiliyor insan. Hande de ben de kendimize karşı ultra-gaddarız. Hal böyle olunca da muhabbet tatsızlaştı.

Bu biraz da aşırı konuşmaktan dolayı oldu zannedersem dostlarım. Hande bir kadın olduğu için vücudu için ya da birinin sevgilisi olduğu için değil de, insan olduğu için, muhabbeti için şevkat ile sevilmeye açtı. Bense yeniden aşık olmaya, türlü türlü salaklıklar yapıp bir kadının yüzünü güldürmeye, derdi olduğunda koşacağım, benim yanımda kendini güvende hissedecek bir kadına hasrettim. Tabii ki bunların dışında da ikimiz için de ortak ve farklı sebeplerimiz oldu, onlar da ilerleyen yazılarda.

Bu kadar aşk yoksunu iki insan yıllar sonra bir araya gelince olay maalesef biraz çölden gelip padişah sofrasına oturmaya döndü. Aklımızca çok dikatli ve tecrübeliydik üstelik. Kurallar yasaklar koyduk, kırmızı çizgiler çektik, hatta sözleşme bile imzaladık. Ama dostlar, o esnada asıl büyük resmi kaçırmışız. Devamı bir sonraki yazıya.

Published with Blogger-droid v2.0.4

3 yorum:

  1. anaaa döndün lan piç mutlu ettin beni heaa :) bir daha gitme her gün yaz bir şeyler. ama jpegle doldurma yarısını mallık yapma hadi kıps

    YanıtlaSil
  2. formatın a q yuldu yalnız. bakalım bakarsın yine geri dönerim. okulu bitireceğim yok. hayatımın sonuna kadar boğaziçili olacam galiba lan. sen naptın bitiyo mu okul?

    YanıtlaSil
  3. lan ne formatı sözlük tarzı takılma ya. yok ben senin 2 yaş küçüğünüm heralde. öyle tahmin ediyorum yani.

    YanıtlaSil