3 Nisan 2012 Salı

İnsanları yargılamak için onlardan üstün olmanız lazım.



Disclaimer: Sevgili okuyucularım ve okuyucu sevgililerim; lütfen bu uyarıyı yapmama gerek bırakmayın, blog'un tagline'ına yazdım daha nasıl anlatabilirim ki? Bakın arkadaşlar gerçek hayatta Boğaziçi 1500 diye biri yok. Burada geçen kimse yok. O yüzden gerizekalı sevgililerim, burada beni görüp üzülmeyin, kendinizi görüp sevinmeyin. Olaylar nasıl buraya gayet farklı yansıyorsa tabii ki hisler de farklı yansıyor. Benim buradaki halim sizi sevip de gerçek hayatta sizden soğuyorsam, bu ancak benim hayal dünyama malzeme, junk'ıma meze olmuşsunuz demektir. Buradan bir model olarak yararlanabilirsiniz tabii ki ama, dikkatli olun kurgusal bir karakterden hayatındaki insanı yorumlamak çok da sağlıklı bir zihnin ürünü değil.

Evet değerli arkadaşlar, pek saygın dostlar; bir süre bu Hande muhabbeti sürecek, «aa neden ama ya burası junk bloguydu» falan diye düşünmeyin, benim için aşk zaten neredeyse en ağır madde. Şu hayatta maalesef bir sürü bağımlı insan tanıdım, en umutsuz en kötü durumda olanlar aşk bağılmlılarıydı.

Velhasıl biz nerede kalmıştık falan dahi demeden zarttadanak konuya girelim kafamıza göre:

15.09.2010 Çarşamba

Hande ile sonunda yeniden konuştuk. İyi ki seni ellememişim Hande. Hande, arkasından çok ağır konuştuğu, bana bir gün "dün gece kendisini darladığını" (fazla ayrıntı vermiyorum, hatun okuyucular rahatsız oluyorlarmış) anlattığı manitasıyla barışmış. Herif özürler dilediğinden falan değil. Pırlanta almış adam. Yorumumu sorduğunuda "bir şey demiyorum, sana saygı duyuyorum; çünkü bu konu benim yorum yapabileceğim sınırları aşıyor" dedim.

Dostlarım Hande ile her konu gibi maalesef bu konuda da aynen böyle kalmışız. İşte aşk bu yüzden çok tehlikeli bir olgu. Şu pozisyonda barıştığı için Hande'yi paragöz ya da kaşar ya da ne bileyim kendi geçmişinden korkmak istemiyor, muhtemelen bu barışma sayesinde o gece bir travma olmaktan çıkıyor diye içi acıya acıya da olsa bunu yapıyor falan diye yorumlamıştım. Ama evet, bu son zamanlarımızdan sonra artık çok iyi anlıyorum ve onun için pek de üzülmüyorum. Belki de bu da onun sınavıdır şu hayattaki.

Acı çeken insana bir tekme de ben vuramadım şu hayatta dostlar. Kanlı bıçaklı olduğum insan geldi benden kalacak yer istedi verdim, lisedeyken bizim Nihat'ın bir dönem aşık olduğu kız yıllar sonra benle bir ortamda karşılaşıp o gün tanıştığı arkadaşlarımdan biri ile kaldı. Aradan bir iki hafta geçti kız beni arayıp yardım istedi. «Hamile olabilirim» diye. Biz de (ben ve benden daha junkie olan tek arkadaşım) gel dedik buyur. Kıza yemekler mi yapmadık dışarılarda mı gezdirmedik şimdi yani oraları hiç önemli değil, (hatta o dönem bi kredi kartım vardı, sonra şu hayatta ilk kez «ileride sen çok zengin olursun» lafını kendime söylememe neden olacak pazarlıklar yaptık bankayla) kızın bu durumuyla jerkass sevgilisi ilgilenmemiş olabilir (çirkinliğe bakar mısın yalnız, «git ne şekilde halledeceksen hallet de gel, ben o ortama falan giremem bu olay duyulursa ağzına sıçarım, parası neyse vereyim git aldıracak mısın ne yapacaksan yap» diyor) ailesine bu konuyu açmaya çekinmiş olabilir onun da bir ziyanı yok; bana güvenip de bir tek benden yardım istemiş olabilir ona da eyvallah. Ama bütün bunların sonucunda o insandan biraz olsun saygı bekliyorum dostlarım. Bu tekme vuramama durumu hep hayattan geri kalmama sebep oldu, bir türlü büyüyüp de adam olamadım.  Bir gün bu döngü biter mi bilmiyorum bu insan sevgisi yalanı başıma daha ne işler açacak bilmiyorum. Ben kimseden bir şey beklemediğim gibi her zaman eleştiriye açık bir insan olmaya çalıştım. Benim kimseye yanlışım olmadı mı? Elbette oldu. Hiç mi kötü niyetli düşünmedim? Tabii ki düşündüm. Ama dostlarım, şu insanın tek bir yeri rahat şu hayatta, o da kalbi. Başka hiç bir yerimi hiç bir anlamda doyuramadım, bu yüzden aptal aptal durumlara düştüm, ama gerçekten vicdanım rahat.

Velhasıl arkadaşlar, size bir de nacizane tavsiyede bulunacağım, o da şu: Ruhunuzdaki yaraları kapatmak için madde kullanmayın derler ya hani, onu tam olarak öyle anlamayın. Orada size «mutsuzluktan kaçmak için maddeye başvurmayın» deniyor sadece. Yoksa mutsuz oldunuz egonuz yer ile yeksan oldu diye ne yaparsanız mübah falan değil. Mutsuzluğunuzu gidermek için mutluluğu kovalamanız, arkadaşlarınızla eşinizle dostunuzla acınızı paylaşmanız çok güzel. Ama lütfen bunu başka birini kendinizden daha mutsuz ederek yapmayın. O insan bir şekilde atlatır. Sonradan bulaşmış bir üzüntü kimsede kalıcı olmaz. Ama yaptığınızın faturası ağır olur ve sizin kalbinizden kesilir.

Bugün çok keyifli olamadı idare ediverin..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder