21 Kasım 2010 Pazar



İnsan, ne kadar uğraşırsa uğraşsın, yaşadığının değerinin ne düzeyde olduğunu bilemiyor. Geleceği görebilmek, adına analiz denen müzmin başarısız bir geyik muhabbeti. Hiç hazzetmediğim ama sesinin sadece korsenin sıkıştırmasıyla oluşmadığına inandığım Şebnem Ferah da mesela;
"Sıradan basit bir günün uğruna 
Hiç dua etmemiş hiç yalvarmamıştım" 
diyerek olayı çözdüğü konusunda beni ikna etti. Hiç boşuna şımarmayın yani, şu dünyada insanın başına öyle şeyler geliyor ki, emin olun şimdiki hayatınız 1500'lüktür.

Hayatı kaçırmak ise yeni hobim adeta. Gereksiz yerlerde gereksiz zamanlar kaybederek yine ve yine hayattan geri kalıyorum dostlar. Bu sefer bir hatuna tutuldum ama. Üstelik bu -bence dünyanın en güzeli- kadın, kendi tayfasının çirkin ördek yavrusu diye geçiyor. Onu da sonra anlatırım.



Her yazının başında gereksiz hayat çıkarımları yapmama kızıyor musunuz be dostlar? Ben özgüveni düşük biriyim gerçek hayatta. Bu sonucu yazılarımdan çıkarmanıza gerek yok, adını kendim koyuyorum rahat olun.



05 Kasım günü, Boğaziçi çok enteresan kafalar yaşadı. Boğaziçinin her blogunda, İşletme Kulübü'nden Müzik Kulübü'ne SBK'dan SSUKB'ye her kurum bu konuya girdi. Ben de iki rektör eskitmiş bir repetitive revolver olarak kendimi geri tutmayacağım.

Polisin okula girmesi, benim için dev GMC araçların mavi-beyaz-kırmızı yanıp sönen lambaları demek. Herkes o gün çok gereksiz kastı kendini. Ne öğrencilerden ne de polislerden korkmaya falan gerek yok. Bu okulda Tayyip Erdoğan'a fiziki bir zarar falan verilmesi mümkün değil. Başbakan düz kantine gelip oturabilir, biz de oturur muhabbet ederiz. Bunu 2006 yılında Hırant Dink yapmıştı. Tabii, kendisi kadar delikanlı olan kaç kişi vardır bilmiyorum.

Efendi gibi gelip açılış yapıp gitselerdi, efendi gibi protestolar falan yapılır, ama bir sorun da olmazdı. Tekrar söylüyorum, Hırant Dink, tam da öldürülmeden hemen önceki döneminde gelip kantinde bizle oturdu. Kendisiyle karşılıklı çay içmişliğimiz vardır. Başbakan da Orta Kantin'e gelmezdi belki, ama eminim ki İşletme Kulübü'nde bi toplantıya falan katılsa gayet eğlenceli ve yararlı geçerdi.

Çok uzaktan bir akrabam Amerika'da ünlü olmuş. Bu hafta ona taktım kafayı. Adamın klibi var, ve resmen benim kanımdan canımdan bir insan lan. Onu dinlerken biraz memleketime de takıldım; Türkçe Pop epeyce güzel bir müzik türü. Emre lan, lafım sana: Bir ağız tadıyla içemedik senle bu dönem. Ayıp ediyorsun kardeşim, bir zaman yarat.

  • Bayramda neredeyse tamamen uyudum ve araba kullandım. Akraba ziyaretleri bizde uzun mesafeli oluyor biraz. İstanbula döner dönmez tabii ki Hisarüstü'ndeki stratejik konumumu aldım. Ve şu karara vardım: Uzun tatillerde Hisarüstü'nde saat erken olmaz; geç olur.
  • Kadın olmasına rağmen bu durumun aramızdaki ilişkide nedense yer almadığı bir kankam var. Ama bir yandan da mesela, erkek bir kankamla birbirimize dokunabiliyorken onla dokunamıyoruz. Açıkçası ben çok dokunmak da istemiyorum, geriliyorum. Bu neden olur? Bana biraz akıl verin lan.
  • İşte o kankamın secondary tayfalarından birinde geçen yazımda bahsettiğim Gülşah var. Gülşah tayfanın güzel kadını. Meltem ise o tayfanın çirkini rolünde. Yıllardır resmen algılarımızla oynamış Gülşah, oynanmış algılarımızın çoraplarından sökülemeyeceğini fark edip kullanmış. Arkadaşlar açıklıyorum: O tayfadaki seks yapması en zevksiz olacak insan Gülşah'tır. Buna eminim.
  • İşte, kankam Dicle, geçen hafta İdil'den bahsederken iki de bir Meltem'i konuya sokup durunca merak edip gittim facebook sayfasına girdim. İlk görüşte Meltem'e aşık oldum desem yeri. (tam olarak da öyle değil, çünkü aslında orada olan şey, dört yıldır gördüğüm kızın film şeridi gibi "oha oha güzelmiş laaan" diye gözümün önünden geçmesiydi) Şöyle bir sorun var gerçi, kendisine mesaj attım ancak ilk cevaptan sonraki konuşmayı uzatmaya çalışma mesajım cevapsız kaldı. Böyle durumlarda içim eziliyor. Meltem, seni çok mutlu edebilirim. Dicle, ne olur bir şeyler yap.
  • Hande ile en sonunda oturduk konuştuk. Birbirimizi ellemek için bahaneye ihtiyacımız olmadığına karar verdik. Bundan sonra ne olur bilemem, ama ikimiz için de daha az hayattan geri bıraktırıcı olacağı kesin.



Hayattan vitaminimi yeterince alamadığım için alternatif hayatlara tutuluyorum. İnternette size bunları anlatıyorum, çünkü ben gerçek hayattan geri kalıyorum. Eski wowcular ne dediğimi çok iyi anlarlar.

Beni okuyan kızlardan biriyle tanışıp
Sonra da uzun süreli ve derinlemesine bir paylaşımda bulunabilmek için 
Bu blogu kapatabilirim mesela. Yani merak etmeyin, ben badass değilim, olamam da.

Hepinizi kendimden farksız sanıyorum
Boğaziçi Bin Beşyüz

1 yorum:

  1. sana sadece şunu söylüyorum. o kadar çok görüşemedik ki 5-0'ların stashimi patlatmasını anlatamadım.

    YanıtlaSil