15 Eylül 2010 Çarşamba



Dünyanın adaletine inanıyorum. Ancak, insanın başına gelen her kötü şey de, yaptığı bir şeyin sonucu olmayabiliyor. Yani artık adına karma mı dersiniz, dini bir şeyler mi bilemiyorum; ama öyle zannediyorum ki, çeşitli dengesel faktörler zaman kavramından bağımsız çalışıyor. Yani, başınıza gelen şey, daha sonra olacak başka bir şeyi önlemek ya da mümkün kılmak için; bir şeyler öğrenmeniz için; ya da yapacağınız birşeylerin peşin karşılığı olarak gerçekleşmiş olabilir. Ayrıca, sizin kötü sandığınız, belki de aslında gayet iyidir.

Ailevi ilişkilerde bu durumu net bir şekilde görebiliyorum. Yani, babanızın dedenize yaptığı asilikleri siz de aynen ona yapıyorsunuz. Ya da oğlunuz da size yapacak. ("baba olunca anlarsınız") Tabii zaman geçtiği için olayların biçemi de değişiyor ancak, motivasyonlar ve sonuç beklentileri aynı. Ya da bilmiyorum, bana öyle geliyor da olabilir.

İş hayatı ise cinsel hayat gibi bence. Yani nasıl ki bazı erkekler seksi iseler, onlarla aşağı yukarı her kadın sevişmek istiyor ise; bazıları da iş seksisi. Bu bir elektrik meselesi. CV'si çok alakasız da olsa o adam öne çıkıyor, işi o bağlıyor. Çirkin adamların aktiflik düzeylerine şaşırmayı, her türlü patrona her türlü gideri yapabildiğimi görünce bıraktım. Her yaşın ayrı bir güzelliği olduğu gibi, her ortamın da ayrı bir güzel erkeği var belki de. Ya da bilmiyorum, bana öyle geliyor da olabilir.

Kafam tatlı olduğundan yapıverdim şuncacık gereksiz hayat çıkarımlarını. Tırovıroyu kesip mevzulara giriyorum dostlar, a dostlar, kadim dostlar:



  • Hande ile sonunda yeniden konuştuk. İyi ki seni ellememişim Hande. Hande, arkasından çok ağır konuştuğu, bana bir gün "dün gece kendisini darladığını" (fazla ayrıntı vermiyorum, hatun okuyucular rahatsız oluyorlarmış) anlattığı manitasıyla barışmış. Herif özürler dilediğinden falan değil. Pırlanta almış adam. Yorumumu sorduğunuda "bir şey demiyorum, sana saygı duyuyorum; çünkü bu konu benim yorum yapabileceğim sınırları aşıyor" dedim.
  • Çok yakın, ama çok çok yakın bir arkadaşımın doğum günü vardı geçen hafta. Tüm tayfa oradaydı neredeyse. Hisarüstü komşuları ile iyicene kaynaşmak güzel oldu doğrusu. Tabii ki eve yalnız döndüm.
  • Liseden üniversiteye yeni giren bir arkadaşımla da onun bir gün öncesinde Taksim'de buluştuk. Spontan gelişmiş olması beni çok heyecanlandıran o akşamın sonunda da tabii ki eve yalnız döndüm.
  • Eve yalnız dönmek istemiyorum.
  • Merve olayı da zannedersem yalan oldu. Mevzuya ucunun da ucundan girecek oldum minicik bir örnekle; kız anladığı anda inanılmaz kötü tepkiler verip resmen sıfıra yakın bir noktaya çekti muhabbeti. İngilizce bilmeyen bir sevgili edinip evin yerlerini süpürttürme hayallerim inatla yıkılmamakla birlikte, artık gerçekten çok daha uzaklar.
  • Düzenli yazsam çok yazılacak şey var.
  • Basçı kız'ın üçlü tayfa güçlü tayfa kurmuş olması beni benden aldı. Benim aksime bazı erkekler gerçekten çok badass.
  • Bodrum'a gittim arada tatile, P&G'nin oğlu ile alkol plus takıldık tüm tatil. İnanılmaz eğlenceli bir tatildi. Network İK ile değil, bu şekilde kurulur ağalar beyler.
  • Son günlerde çok iş teklifi alıyorum, ama elimdeki işleri bitirmekten de gittikçe uzaklaşıyorum. Birinin benim bağladığım işleri yapması lazım gerçek hayatta.
  • Böyle kısa kısa maddeler yazmayı sevmedim, ama bu seferlik böyle oldu kızmayın. Ha, belki siz beğenmiş olabilirsiniz; gerçekten çok rica ediyorum etkileşimi eksik etmeyin.

Okuduğunuzu biliyorum ibneler.
Boğaziçi Bin Beşyüz

2 yorum: