10 Nisan 2012 Salı

Simit Sarayı denince aklına Börekçi'nin yanındaki dumanaltı mekan gelenler..





Nerede hata yaptım; neyi yanlış yaptım bilemiyorum dostlarım. Delik deşik bir kalpte nabız yokluyorum, onunsa evet için bir, hayır için iki kere göz kırpmaya bile takati yok.

Anlatmak istediklerimi biliyor olsam da anlattıklarım hakkında en küçük bir fikrim dahi yok. Bir insan vücudunun içinde kısılıp kalmışım; ve dışarı çıkmam mümkün değil.

Üslûbu öldürdü; omurgayı söktü, elimizde kala kala dikenleri törpülemiş soluk ve çakma bir muhabbet kaldı.

Neyden bahsettiği hakkında en ufak bir fikrim yok. Ağzından kelimeler ancak korku ya da endişe ile çıkıyor.

Yıllar önce yanan ışık onun için de söndü mü bilmiyorum ama, benim için sönmek üzere. İçinde bulunduğumuz zaman, karşılıklı ve farklı konularda yarar üzerine kurtulmuş mutualist ilişkiler dönemi. Bu durum beni zaten yeterince süründürüyor. Ailemin junky çocuğuyum; tüm kırmızı çizgiler, tüm sınırlar, tüm yasaklar yüzüme yapışmış; bir ten bulmuşlar ve beni içine koymuşlar. Allah aşkına, bunu görebilecek başka kimse yok mu?

Ben yalan'ım.

Bunun gelişini görmüştüm.

(Radiohead - Bodysnatchers'a en içten öforik duygularım ile.)

Velhasıl, buyursunlar:


17.06.2010 Perşembe
  • Hande hıyarı beni facebooktan silmiş, ama telefonda kekir kekir konuşmaya devam ediyoruz. Benle kafa kafaya verip sövdüğü sevgilisiyle barıştı herhal. Kendisine "sen insan değilsin, sen orospunun ahlaksızın önde gidenisin" diyen biriyle barışan Hande'ye buradan saygı duyuyorum. Beni sevgilinden gizlemene gerek yok, yalanlarına ortak olurdum söyleseydin.
  • Zaten, benim bir yalanınıza ortak olmamı istiyorsanız, bana söylemeniz yeterli. Hatta bir tek benim için geçerli değil lan bu. Bir insanın yalanınıza ortak olmasını istiyorsanız, yalanınızın ne olduğunu ve işin doğrusunu ona söylemeniz yeterli. Bu yöntemle karşı komşunuzun aileniz evde yokken yediğiniz naneleri gizli tutmasını bile sağlayabilirsiniz.

Facebook mu? Dostlarım evime istediğim saat dönemiyorum, ama bunu facebook listemde dahi ekli olmayan bir insan dediği için yapıyorum. Muhtemelen siz de herkes gibi «e olm bırak gitsin o zaman» diyebilirsiniz; fakat bu da mümkün olmuyor. Bir şekilde tekrar konuşur durumda buluyorum kendimi.



Mesela şöyle düşünün; okulda bir kız öğrenci var, ve bu kız beraber vakit geçirdiği insanlar ile cinsel bir paylaşımda bulunmakta beis görmüyor, bunun karşılığı olarak bir şey beklemiyor. Yani nasıl desem, bu konularda rahat bir insan. Ne olur? Ne olacak, ortamın bütün piçleri abazanları falan bu kızın yanından ayrılmaz, bir şekilde en alakasız insanlar bile muhabbet kurmaya çalışır. Kız da bu durumdan pek de rahatsız olmaz, çünkü isteği dışında gelişen bir olay falan yoktur ortada. Ama bir gün gelir, aynı çevreden olmayan bir başka adam ile iletişimleri kuvvetlenir ve tüm bunlardan bağımsız olarak sevdiği, olumlu duygu ve düşünceler beslediği bu adam bile bir yerden sonra onun bu kaşar muhabbetlerini öğrenince «ehe mehe veriyor olm» tavrına girip kızla duygusal bir paylaşımda bulunmaktan tamamen vazgeçer. Ne de olsa kız beklemiyordur hiç bir şey; «kaşar işte, herkese vermiş bana da versin» modunda takılmak adam için en iyisi olacaktır. İşte o zaman bu kız da bunca yılın üzüntüsünü toptan çeker. Bu adamı hiç de öyle görmemiştir çünkü. Ama bu saatten sonra nereden anlatsın değil mi?

İşte çok sevgili kankalarım yukarıdaki hikayeyi bir de tersten okuyun şimdi. Kız ile oğlan, duygusal ile tensel sözcüklerinin yerlerini değiştirin. Aaa kızlar da bunu yapıyor değil mi?

Evet işte çok sevgili kadın okuyucularım. Ben sizle sadece tensel bir paylaşımda bulunmak isteyip, eğer bunu sağlayabiliyorsam gerisini boşver sadece bu yeter hatta diğerini ben istemiyorum hazır değilim daha yeni sevgilimden ayrıldım çok yorgunum falan dersem ne hissedersiniz? Aynı şeyi siz başka bir alanı sınırlayınca da ben hissediyorum. Ne fark eder ki? Sadece ihtiyaç farklı. Kendinizi daha masum hissetmeyin.

Ya da ne bileyim lan? Ben mi çok duygusal çok feminen ya da romantik junky isyankâr serseri modunda bir insanım, bilemedim dostlar, a dostlar.

Asıl konuya geri dönecek olursam, son zamanlarda mevzu tekrar olumlu yönde gelişmeye başladı. Daha önce de dediğim gibi: Bu kadar acemi ve bu kadar kendini usta sanan insanların hatalar yapması kadar doğal bir şey olamaz. Ve çok sevgili kadın okuyucularım, sözüm sizlere: Hayatınızda bir elin parmakları sayısında insan oldu diye kendinizi olgun falan sanmayın. Erkeklerin skor takıntısı ne kadar boşsa bu da o kadar boş.

Okula gelince, sınavlar falan. Ne diyeyim olm, o konuda bi dolu blog var. He okul çevresinde dönen junk muhabbetleri derseniz; ben en azından şimdilik takılmıyorum. I get a kick out off you diyince bizimki diğer maddeleri rakip belledi. Kadınlar çok acayip lan. Neyi kıskanacakları belli olmuyor.



Hepinizle beraber dev bir joint çevirmek istiyorum.
Boğaziçi Bin Beşyüz 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder