7 Nisan 2012 Cumartesi

Flörtöz kelimesini hayatta bana sadece bir kişi kulandı.

Tekrardan hoş geldiniz çok sevgili dostlarım, çok dost sevgililerim, ve piç boğaziçililer. Blogumu yeni açan okuyucularım için bunca yıl sonra ilk defa, bir tanıtım yapayım:

Burası yıllardır okulda bulunan, okulun her türlü tayfasını tanıma fırsatı olmuş, ama kendine şu okulda bir tayfa bulamamış kadayıf kıllı kıçlı bir adamın şu hayatta gördüklerini anlatıyor. Belki yıllar sonra bu yıllara ışık tutar falan; ne dersiniz hoş olmaz mı?

Blog'un ilk başından beri bir Hande muhabbeti gidiyordu ara ara. Şimdi de bir yazı dizisine çevirdim olayı, yıllar içinde buraya yazdığım onla ilgili maddeleri alıntılayarak konuyu bir sonuca bağlamak* niyetindeyim. Neden?

Bugüne kadar benim güzel dostlarım, bir dolu insana anlattım burayı. Genellikle aldığım tepki «olm neden öyle düşündün lan çok x sin» şeklinde oldu, ya da kimisi de aptal kelimelere takıldı, buradan benim psikanalizimi yapmaya çalıştı falan. Bunun aksi yönde iki insan davrandı, birine «sen erkek olsan senle kanka olurdum» diğerine «sen kadın olsan senle sevgili olurdum» dedim. (gerçi onlar da burada yazan her şeyin kurgu olduğunu, hayatımın buraya yalnızca malzeme olduğunu hâlâ idrak edemediler ama, en azından sizler gibi yok efendim orada neden kamış dedin de pipet demedin, yok işte çok kabasın çok kırosun falan demediler; harflerin ardındaki ruh halini anlamayı becerdiler; o yüzden de sınıfı geçtiler.)

22.08.2010 Pazar

Hande ile barıştık gibi bir durum var ortada. Yeniden konuşuyoruz. Çok salakça bir şeye trip atmış meğersem zamanında. Dünyanın en dengesiz insanı falan herhalde kendisi. Yine de seviyorum güzel vakit geçirilinebiliniliniyor. Hande'yi biraz da şu yüzden seviyorum: Bugün mezun et okuldan, çok az şeyi değişir hayatında. Boğaziçili Çocuklar oldukları için popüler olan müzik grupları gibi değil.

Her zaman olduğu gibi yine döndük dolaştık aynı durumdayız. Bu haftayı aramız bozuk geçirdik, çünkü yine gayet doğal bir refleks ile, ve buna rağmen son derece usturuplu ve temkinli olarak yaptığım bir hareketi benden vazgeçme sebebi yaptı hanımefendi. Yapsın sıkıntı yok, ben onu yıllardır öyle tanıyorum zaten. Yıllar içerisinde ona söylediklerimi flörtöz boş klişe muhabbetler sanıyordu, günü geldi anladı. Üç sene sonra da bunu anlar.

Güzel vakit geçirebilmek şu hayatta bir insanda aradığım en mühim 10 özellikten biridir. Ve bu gerçekten de tıpkı dokunmak falan gibi ölçülebilir insanî nitelikler ile olmayacak, tamamen elektriksel bir olaydır. (Daha da doğrusu, bunun sebeplerini çözmeye günümüzde uzak olduğumuz için enerji menerji diyip geçiyoruz.) Ama bir insanla Kepler-22b'ye yerleşecek olsam muhtemelen o Hande olurdu; çünkü insan ancak ayda beş basamaklı bir dakika sayısında muhabbet ettiği biri ile 1v1 gezegen hayatı yaşayabilir.

Ayrı gezegene çıkmak.. Çok kozmik, biraz da komik oldu.

Velhasıl güzel dostlarım ve piç boğaziçililer, bu okulda karşıma hiç iyi bir şey çıkmadı galiba. Ama süper insanlar çıktı. Eğer günün birinde «keşke özel üniversiteye gitseydim» demeyecek olursam, o çorbada Hande'nin tuzu büyük olacak.

*İlerleyen yazılarda bu seri devam ediyor olacak. Serinin son yazısı gelince, ya en başa döneceğiz ya da bu konu kapanacak. Bakalım, kısmet. Hayırlısı neyse o olsun; inanın ben de bilmiyorum konuyu nereye bağlamak istediğimi. Bilseydim zamanında bağlardım.



Published with Blogger-droid v2.0.4

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder