Zaman kalmadı, acele et;
04.06.2010 Cuma 13:48
- Birazdan Hande gelecek. Hande kim derseniz, o da burda okuyor. Ama biz, blog yazarı olan başka bir arkadaşım üzerinden -yalnız blog dedik diye internet sanmayın, gerçek hayattan- tanışıyoruz.
- Bi gelişme olursa bildiricem ibneler.
O filmde bir sahne var. Kızla beraber eve gidiyor bizim çocuk, ve kızın evinde yaşayan bir diğer insan çocuğu görünce "aa dediğin kadar yakışıklıymış" diyor. Sonra beraber odaya gittiklerinde çocuk şunu soruyor: Beni gerçekten yakışıklı buluyor musun ya?
Hiç biriniz umarım bir gün beni anlamazsınız. Yaptıklarınızdan, etnik kökeninizden, ya da çeşitli sebeplerden falan değil, sadece siz olduğunuz için, sadece kahrolası birkaç kilogram organik kütlenin diziliminden dolayı, ya da sadece kişiliğinizden dolayı mantıksız ya da mantıklı bir insan gibi görülmek, inanın ki çok acı.
Yani bunun iki tarafı da acı. Şu hayatta mantıklı bulunduğum oldu; "mantığım seni istese de gönlüm razı değil. Senden sebepsiz yere hoşlanamıyorum; o elektriği alamıyorum" tavrını gördüm. Mantıksız bulunduğum oldu; "Gönlüm seni ne kadar isterse istesin aklım kabul etmiyor, o yüzden şu hayatta yaşadığım dert tasa sevinç keder neşe üzüntü gibi durumlarda sana yaslanamam, seninle el ele veremem." tavrını gördüm. İnanır mısınız bana bilmiyorum dostlar, ama bunların ikisi de insanın kalbinin bir yarısını boş bırakıyor; e bir tarafı tıkabasa dolu diğer tarafı bomboş olan her kırılgan gibi o da kırılıyor. Ne kadar mukavemeti yüksek bir kalbim olduğuna bazen ben bile şaşırıyorum; ama evet o da kırılabiliyor.
Sözlerimden Hande'ye kırgın olduğumu falan çıkartmayın asla. Ben hayata kırgınım: Dünyaya, insanoğluna, evrene, Karma'ya ya da kaderime kırgınım. Evet sağolsun o da çok denedi, evet onun da aklında 4 Haziran 2010'dan beri bir soru işareti vardı. O gün bir an oldu, ve ben o an sokakta görebileceğiniz 1000 erkeğin 999unun yapacağının tam tersine hareket ettim: Bir kadın gözlerini bunun için kapatmışken onu öpmedim. İstemediğimden değil, onun istediğinden emin olmak istedim sadece. Ruhundaki yaraları kapatmak için ya da ben çok mantıklı bir insan olduğum için ya da ben çok hoş çok biscolata bir insan olduğum için ya da şu ya da bu sebeple değil, sebepsiz yere istediğinden emin olmak istedim.
Onun da aklında bu bir soru işareti olarak kalmış. Bunu bana defalarca söyledi. Hatta bu son yazı dizisinin ilk yazısında bahsetmiştim ya hani, sözleşmeler yaptık birbirimize niçin dönüp dolaşıp tekrar geldiğimizin sebeplerini yazdık falan diye, işte o sebepler listesinin ilk maddesi (ilk maddeyi Hande yazdı) "Yarım kalmış olması" idi.
Dolayısı ile de, bu yarım kalmış hikayeyi bir sonuca bağlamak için tek çaremiz o anı tekrar yaşamaktı. Bugün o an tekrar yaşandı dostlarım. Hande'nin sesini çenesinden aşağı doksan derece açı ile inen yaklaşık 40-45 cm uzaklıktan tekrar duydum yani. Evet, o gün bu gündür hiç bir şey değişmemişti. Her şey aynıydı. O an tekrar nasıl yaşandı, ne oldu ne bitti söylemeyeceğim. Ama şu kadarını söyleyeyim; evet eğer çoğunluk'tan olabilseydim taa o zaman da, ha keza bugün de biz Hande ile sevgili olabilirdik. Bunu isterdim de aslında, inanın ki olmamasının sebebi sadece benim becerememiş olmam.
Yirmili yaşlarımda dönem dönem bulunmuş hoş bir anı olarak kalacak bu da. Eski sevgili olmaktan bin kat iyidir aslına bakarsanız bir yandan da. Ama biriyle eski ya da yeni sevgili olabilmem için bir isteğim var ondan, ve bu öyle yok efendim sevişelim ya da şuraya buraya gidelim falan değil asla. Sadece, bana sırtını yaslayabilmesi ve benim de onun arkasında durabilmem lazım. Aslında bu sadece sevgili olmak için de değil, şu hayatta herhangi bir insan ile sağlıklı bir ilişki kurmam için gerekli. Benim karşılıklı bir güven içerisinde bulunmadığım insanla kanka olmam da mümkün değil.
Yine de her şeye rağmen bütün bunlara değerdi. Doğru insanı bulmuş olduğunuza milyonda bir bile ihtimal veriyorsanız, maddi manevi hiç bir şeyi esirgemeyin. Bir de merak etmeyin: Evrende hiç bir emek karşılıksız kalmaz. Enerjinin korunumu kanunu denen bir şey var.
Hepinizi çok merak ediyorum:
Boğaziçi Hande Beşyüz