26 Ağustos 2010 Perşembe

Where I End And You Begin. Beggin huu..

Büyümek zor. Becerebilecek miyim bilmiyorum. Elimden geleni yapıyorum, ama yine bir yerde bir şekilde patlak veriyorum. Belki de, büyümek dediğimiz şey, büyüme çabasından vazgeçmekle eşzamanlı oluşan bir doğal süreç. Bilemem.
Son günlerde hayat yeniden canlandı. Kazadan sonra epeyce kendi kabuğuma çekilmiştim. Her ne kadar konuyu bilenler "bir şey olmaz" dese de emin olamıyordum. Hala emin değilim tabii ama, sigortacı arkadaşım Alper, dosyayı bir saat kadar inceledikten sonra inanılmaz başarılı bir iş çıkarttı. Artık o konu bir "matter of time" diyebilirim. Bekliyorum. Bir gelişme olursa da yazarım.
Gelgelelim olup bitenlere:
  • Nihat'la takıldığımız akşam kendisini ellemeden duramayan bir hatun vardı ortamda. Bir iki gün sonra çağırdım, beraber takıldık. (vallahi elleşmedik) Güzel bir sohbet oldu. İşin içinde Nihat olmasaydı kıza Naked Man yapıcaktım. Başkasına kısmetmiş. (gerçi naked man yaptığım anda bunu yapabilecek tek kişi olduğumdan deşifre olucam ama, hayırlısı)
  • Bu arada, evi değiştirdim. Yine hisarüstündeyim ama, bu kez en iyi yerindeyim. İnanılmaz bir evimiz var. Artık "ev olsa bıdıbıdı" bahanelerim kalmadı. Bakalım işe yarayacak mı?
  • Eski tayfalarım bana bu aralar güzel paralar kazandırıyorlar sağolsunlar. Laf yapmayıp iş yapmayı tercih eden yapım da sağolsun.
  • Emre'siz Boğaziçi çok kuru. Emre'ye yamanan kuruçükler ordusu da olmayınca eğlence olmuyor.
  • Düşünceli davranıp ayrıntılara dikkat ettiğimde yaptığım hareketler baya böyle, korkutucu falan olarak karşılanıyor. Korkutucu derken, hani sıradışı saçma insan davranışı gibilerinden. Weirdomsu. Ama kendim olduğumda  insanlar çok gülüyor. Ulan iyi de, siz asıl güzel esprileri kaçırıyorsunuz. Bu işte de bir yanlışlık var, ama nerede yapıyorum çözemedim.
  • Exchange'leri sevmiyorum. "Üçüncü dünya ülkesine geldik, burada başımıza her şey gelebilir" triplerini hiç sevmiyorum. O yüzden exchange sevenleri de sevmiyorum. (gerçi exchange işinin doğası gereği, onları kimse sevmiyor. sadece kısa vadeli fast food tadında seks kaynağı olarak görülüyorlar.)
  • WAT ve Interrail tayfalarını seviyorum. Ama gidemeyip de konuşulması gereken max yaz sayısı:1 benim gözümde. İkinci sene de aynı muhabbeti yapıyorsan sen bir hiçsin dostum, kadim dostum.
  • Just do it.
Boğaziçi'nin en güzel iki dönemi: Okul bitip yaz okulu başlamamışken, yaz okulu bitip okul başlamamışken.
Hepinizle tanışmak istiyorum.
Boğaziçi Bin Beşyüz

22 Ağustos 2010 Pazar

Google'da "Türkiye'nin En Tırt Üniversitesi" yazdım, İTÜ Sözlük'teki "Boğaziçi İşletme" başlığı çıktı.

Bugün Merve ile buluştum. Kendisinin Boğaziçi ile hiç bir alakası yok. Ama öbür evimin bulunduğu Avcılar'da oturması açısından benim için oldukça önemli bir isim. Bir de kendimi ona kanıtlama ihtiyacı hissetmeme gerek olmamasından ötürü belki de. Üstelik o güzellikteki bir hatun kişi ile Boğaziçinde dolanacak olsam, nereden baksanız işletme kulübü başkanının üçte biri kadar falan "yerinde olmak istenilen kişi" olurum.
Ama her zaman her şey istediğiniz gibi gitmeyebilir yine de. Ardından buluştuğumuz dershane arkadaşım Nihat ile aylardır en ufak bir yaşam belirtisine sahip olamayışımızı konuştuk, karşılıklı üzüldük. Gelin görün ki, bir çözüm üretemedik. Beyler, yapan nasıl yapıyo nolur söyleyin lan :(

Hande ile barıştık gibi bir durum var ortada. Yeniden konuşuyoruz. Çok salakça bir şeye trip atmış meğersem zamanında. Dünyanın en dengesiz insanı falan herhalde kendisi. Yine de seviyorum güzel vakit geçirilinebiliniliniyor. Hande'yi biraz da şu yüzden seviyorum: Bugün mezun et okuldan, çok az şeyi değişir hayatında. Boğaziçili Çocuklar oldukları için popüler olan müzik grupları gibi değil.



Tadı bok gibi, tadı bok gibi, tadı bok gibi, tadı bok gibi.

Fenerbahçeli Cemil ile bizzat sevişmiş insan tanıyorum.

Ve hepinizi çok seviyorum.
Boğaziçi Bin Beş Yüz

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Boğaziçi Üçüncü Erkek Yurdu (orijinali)





  • Şimdilerde Psikoloji'nin arka bahçesi diye ancak gittiğimiz yer aslen üçüncü erkek yurduymuş zamanında.
  • Aptullah Kuran Kütüphanesi'nin en üst katında, faculty use only masalarının ilkinde çok güzel çok tatlı bir esinti var. O masalarda çok tatlı kızlar da var ama kariyer.net'te ayın en çok tıklanan profili olmaya oynamıyorsanız onlara da oynamayın.
  • Aptullah Kuran Kütüphanesi çok sert sessiz zorlaması değil mi yahu? Cevab veremedi komiğinden kaçarcasına. Abdullah Kuran Küdübhanesi Edeb Ya Hu Cevabları Kalb Gözü Haddi demek istiyorum. Ya da apaçi stayla şeklinde APTİ KÜTÜSÜ yazalım lan oraya. Çok badass olur.
  • Az önce hiç cinsellik içermeyen bir madde yazdım, hadi beni siz de sevin cinsel muhabbetten hoşlanmıyorum kuzucukları.
  • Bugün "fazla sosyal" diye bir tanım gördüm, fazla güzel bir kız tarafından yapılmış. Kız o kadar fazla güzel ki, facebook'a beni o eklediği halde, gerçek hayatta görünce selamımı almıyor. Bu arada benim komplekslerim bir yana, kız harbiden güzel lan. Bihter JR. Çok badass.
  • Siz siz olun, arkadaşlıklarınızı Boğaziçililerle yapın. En olmadı, Boğaziçili olmadığı halde Boğaziçililerin "yapmayıp değil, yapıp ama hobi olarak gene yaptıkları" alanlardan samimiyeti kurarak onlara yamanan üniversitelilerle yapın. Başkasıyla yapmayın. Yemin ediyorum gereksiz.

Böyle maddeler halinde giriş yapmak istedim uzun bir aradan sonra. Neden burada yoktun diye merak edenler olacaktır, ekliyorum efendim:




işte bu yüzden yoktum. Kendime gelmem zaman aldı, araba hala yatıyor Etiler Sanayi Sitesi'nde.