31 Mayıs 2010 Pazartesi

Ben Bilmesem de Beyim Bilir



Artık ben de aranızdayım.
Kızlar cephesinden haberlerle geldiğimi sanıyorsanız biraz yanılıyorsunuz.
Ama denk gelirse de affetmem.
Boğaziçi Bin Beşyüz'ün hanımı falan değilim.
Kendisinin gerçek ismini dahi bilmiyorum.
Sadece Hisarüstü'nün farklı arka sokaklarından da ben yazayım dedim.
Hepinize hoş bulduk efenim.

30 Mayıs 2010 Pazar

O eski halimden eser yok şimdi, hırs içinde tutkunum şimdi.



Boğaziçi Bin Beşyüz - 2005 Kadıköy



Bir taksime gittim diye anlata anlata bitiremedim, farkındayım.
Amma, bir kızla tanıştık orda;
Kız bana "Boğaziçi Bin Beşyüz sen misin?" dedi.
Gerçek ismimle sordu tabii soruyu.
Vay anasını dedim sayın okuyucular; zamanında ben de ünlüymüşüm lan.
Bu blog, şöhret basamaklarını yeniden tırmanma çabamın günah çıkarma kabinidir.

Alayınıza gider!
Boğaziçi Bin Beşyüz

Tatil yapıcam dedim ama dayanamadım

Emreyleydik ya yine hani,
Yazmayı unutmuşum. Adamla kafamız güzel konuşuyorduk. "Üniversiteye mi geldik, hadi o zaman eylem yapalım" tayfasından bahsediyorduk Kilyos'taki. (o tayfadan ayrıntılı bahsetmek de boynumun borcu olsun)


Oradan birinin muhabbeti geçti. Şu kız mıydı bu kız mıydı derken Emre;
"Haa o muu, ben siktim onu." dedi.

Hay amına koyayım vay amına koyayım. Şoke oldum lan. Benim çüküm anca xhamsterda çalışıyor.
Bakalım öğrenicez yolunu. Öbür itlerin aksine ben öğrenince sizle de paylaşıcam lan internet otuzbircileri sizi.
Hadi yine yazarım
Boğaziçi Bin Beşyüz

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Boğaziçi Limon Kolonyaları: Hepimizin İhtiyacı


Bir gün okulda herkese kolonya dağıtacağım
Hep beraber ferahlamamız lazım.
Nedense kendimizi bir türlü rahat hissedemiyoruz.

Hepimizde almış bir loser olma durumu korkusu, gidiyor. Buna sebep olarak bitmez tükenmez öss çalışmalarını gösterenler sosyoloji bölümündeki cıvırlar olacaktır. O bloglardan değil burası.

Boğaziçindeki yazılı olmayan kurumsal yapı gerçekten çok enteresan dostlar. Eğer burayı kazanamadıysanız, her türlü şu saatten sonra da gelip tamamen Boğaziçi içerisinden bir arkadaş çevresi edinebilirsiniz mesela. Dünkü konserde de bunu gördüm. ÖSS kapıları size kapamış olabilir, ama Boğaziçililer tayfası size de açık. (Acun Ilıcalı'nın da zamanında boğaziçini kazanamadığı hale boğaziçinin futbol takımında top falan oynadığını örnek veririm burada)

Fakat dışarıdan bakınca biraz işler değişiyor.
Mesela, bir müzik grubunuz var diyelim. Dışarıdan sizi izleyince görünen manzara şu: Bu çocuklar her türlü işlerine güçlerine bakarlar, ama şu kız, anca böyle Taksimde sağda solda çıkar, yarın öbürgün şimdiki grup arkadaşları davayı satıp patron olunca da onlara kızar.

Burası böyle bir yer işte. Adamlar gidip müziklerini satmak istedikleri zaman bile nasıl satacaklarını -belki de doğal bir yetenek olarak- biliyorlar. Buranın en loser adamı bile gidip kariyer günlerinde koç taşağı atıyor, bütün Türkiye onu konuşuyor. Kahvede oturup "ülkücüleri nasıl döveriz" diye bütün gün pinekleyen İstanbul Üniversitesi solcuları, sözüm size.

Dün akşam yine after party dahil olmak üzere takıldım. Yavaş yavaş camia içindeki yerimi  ben de alıyorum sanırsam. Alkol ortamları güzel ortamlar, hızla eriyip araya karışabiliyorsunuz.


Ne oldu ne bitti diye soracak olursanız, bir bok olmadı tabii ki de. Herkes gibi ben de eve gidip yattım. Boğaziçinin sikişen tayfası öyle kolay bulunmuyor. Hatta şöyle diyeyim, sikişebilen beş yüz kişilik falan bir grup var, dön dön birbirlerine takılıyorlar. Dışarıya açılmaca yok, açılanın da geri dönüşü olmuyor. "Sevgili buldu, çok kaptırdı, çocuk da kıroymuş zaten" diyorlar.

Burayı google'dan bulup gelen liseliler sözüm sizlere: İyi çalışın lan ÖSS'ye. Buraya gelip de "ben çalışmadan girdim full takıldım" diyince herkes yiyor. Daha doğrusu o da sizin gibi olduğu için yemek işine geliyor.

Hafta sonunu burada kapatıyorum cumartesi pazar gerçekten tatil yapıcam. Hepinizi ince ince öpüyorum.
Boğaziçi Bin Beşyüz

Not: Duygu mesaj ile iletmiş numarasını, ama geri dönüşü bu kez de ben yapmadım. Haftaya artık.

28 Mayıs 2010 Cuma

Boğaziçinin sonlanamayan geceleri

Duygu'yu  aramadım dün. Okulda müzik yapan arkadaşların dün konseri varmış, taksimin yarı-ünlü bir mekanında. Oraya takıldım, biraz eğlenceliydi yine. Neyse sonra oradan Emre diye bir elemanla onun evine geçtik, konser sonrası grupla takılmaca kafaları falan. Tabii ki gece sürpriz bir sonuca bağlanmadı ama iyi güldük eğlendik. Kafalar iyiydi çünkü. Galiba biraz telmaşa oldu bu yazı ama, yapçak bişey yok çünkü akşamdan kalmayım, daha birazdan yine gidicez. Bu akşam da başka bi grubun konseri varmış. Bu boğaziçinin müzik çevresi epey dar arkadaşlar, ve gayet de iyi bi ortam. Bunlara bok atamayacağım açıkçası.

Boğaziçi Bin Beşyüz

27 Mayıs 2010 Perşembe

Hadi bakalım kısfmet

Dün ekonomi sınavı var demiştim ya hani, orda bizim bölümden Duygu'yu gördüm. Kendisi bölümün depresif loser kızlarından. Ama muhabbetimiz var yani baya, geçen hafta da aradı görüşelim içelim edelim dedi.
Cuma yapalım demiştik normalde ama, cuma eve dönmem lazım o yüzden bu akşam için zorlayıcam bakalım. Ne çıkar ne çıkmaz paylaşırım buradan sizinle.

Boğaziçi'nde aktif seks hayatı olan bin beş yüz kişi falan var, onlar da dön dön birbirlerine anasını sateyim. İnsan şunu biraz topluma yayar lan. Benden beter durumda olan onlarca kız tanıyorum.

Zamanında 22 yaş evlenmek için geç bile kalınmış bir yaş iken şimdi popüler olamayanı sekssizliğe mahkum eden sisteminizi sikeyim. Modern toplumu yaşamadan post-modern olduk lan.

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Boğaziçinin en iyi ikinci tayfası


Anadolu'nun dört bir yanından dersleri çalışıp çalışıp gelinen Boğaziçi ilk sene çoğunlukla Kilyos'tur bu tayfa için. Aslında bu çocuklar zehir gibi çocuklar bilesiniz. Ama biraz daha iyi yönlendirilmeleri lazım.

"Bigaynır" kardeşlerim; sizleri ilk senemde hiç sevmez idim. (Türkiye'nin en iyi üç, bilemedin beşinci lisesinden geliyorum) Yaptığınız hareketler -tüm diğer boğaziçililer gibi- benim 15 yaşındaki halimi andırıyordu. Ama şimdi sizleri çok iyi anlıyorum. Siz de "senin benim gibi insan" imişsiniz.


Laakin, fakat, öyle değildir. Neden mi? Çünkü kendisi dışındakine yaşam şansı tanımayanların en kralı bunlardan çıkar. Bunlar ilerleyen yıllarda dağılıyorlar tamam mı, bu Anadolunun saf yağız erkekleri. Bir kısmı solcu loserlara, bir kısmı dinci loserlara, bir kısmı kariyerci loserlara, bir kısmı düz loserlara yamanıyor. Ve her biri diğerlerini mal olmakla suçluyor inanılmaz bir şekilde dostlar. Sikişebilenler sikişemeyenleri çirkin, sikişemeyenler sikişebilenleri dejenere sanıyor. Halbuki ikisi de karşılıklı aşka dayanan bir seks için ölüp bitiyorlar. Bulamayacaklarının ise son derece farkındalar.

Seks demişken, bu adamlar için seks, kadının alkol aldığında yapmaya meyilli olduğu bir hatadan ibaret. Hani ekşi'nin meşhur deyimiyle (ekşide de 4. nesil yazarımdır bu arada efem) "her sevgilim bir kere versin ama karım bakire olsun" tayfası bunlar. Eski sevgilim şimdi bunlardan biriyle beraber, ve bekaretini onla yitirdiğini adama bir güzel yutturmuş durumda. Ulan bir yandan kızıyorum ama bir yandan da beter olsun köpek herif diyorum. Kızım sana da helal olsun, benden biraz olsun bir şey öğrenmişsin.

Doydostan patsoları yiye yiye beyni patatese dönmüş bu zehir gibi çocuklar, son senelerinde kafalarını değiştirirler. O zamana kadar da ülke genelindeki "boğaziçili" imajında yer almazlar. Bunlar tanımadığınız boğaziçililerdi. Tanıdığınız hallerine sonra geliriz.

Boğaziçi Bin Beşyüz

Girişi yapayım, gerisi sonra gelir nasılsa

Şimdi gerçekten merhabalar beyler bayanlar.
Bendeniz Boğaziçi'nde dördüncü yılını, üçüncü sınıfını okumakta olan bir arkadaşınızım. (alttan derslerle beraber tabii) Uzun süredir fark etmiş bulunuyorum ki aşağı yukarı hepimiz aynı sorunları yaşıyoruz, ama kimse kimseye itiraf edemiyor buralarda. Hepimiz loser'ız ama deli gibi cool takılmaktan da kendimizi alamıyoruz.

O yüzden kendimi deşifre etmeden başımdan geçenleri, okul hayatımı anlatacağım sizlere. Belki benzer hayatları yaşadığımız kişilerle denk geliriz, belki de işin doğrusunu sizlerden öğrenirim diye.

Blog tutmak dediğin zor iş, o yüzden konseptsiz düz blog açıyorum. Kafama göre, ne gelirse elime yazacağım. Kırılmaca gücenmece yok.

Ve şimdiden söylüyorum, lütfen bir şekilde anlarsanız falan, gerçek hayatta gelip "hacı boğaziçi1500 sen misin" falan demeyin. Burada yazacaklarım hayal ürünleri değil, ama her türlü uydurdum ayağına yatabilirim. Belli olmaz bu işler.

Hepinizi en başından öpüyorum.
Boğaziçi Bin Beşyüz

Merhabalar dünya

İlk postum kısa olmak durumunda
Çünkü şimdi ekonomi sınavına gitmeliyim, 9 dakika geç kaldım bile.
Boğaziçi'nin sıradan hayatlarını anlatacağım sizlere bu blogda.
Ama kim olduğumu sormak yok, ona göre beyler bayanlar.
Bu sefer de geçemezsem şu ekonomiden, yaz okulunda buralara ne yazılar döşenirim zaten, rahat olun.
Hepinize selamün aleyküm diyeringen.